Deri kanserleri, deriden kaynaklanan kötü huylu tümörlerdir. Toplumda görülme sıklığı giderek artmaktadır. Ülkemizde deri kanserlerinin görülme sıklığına ilişkin ne yazık ki güvenilir istatistikler bulunmamaktadır.
Deri, vücudumuzu dış etkenlerden koruyan, vücuttan sıvı elektrolit ve madde kayıplarını önleyen ve vücudun ısı regülasyonunu sağlayan çok önemli bir organımızdır. İki tabakadan oluşur. Üstte epidermis dediğimiz yüzeyel tabaka onun altında ise dermis dediğimiz tabaka vardır ki kıl kökleri, ter ve yağ bezleri, damarlar ve duyusal sinir ağı bu tabakada bulunur.
Deri kanserleri özellikle baş-boyun bölgesi olmak üzere daha çok vücudun güneş gören bölgelerinde ortaya çıkar. Deri kanserlerinin esas ve en önemli nedeni güneş ışınlarıdır. Özellikle güneş ışığı içinde bulunan ultroviyole huzmeleri deri hücrelerinde karakter değişikliğine neden olarak kansere yol açar. Benzer şekilde bronzlaşma amacıyla kullanılan solaryum cihazları ve ultroviyole ışını veren suni ışık kaynakları da kanser yapıcı risk taşırlar. Güneşten gelen ultroviyole ışınlarının dünyaya ulaşmasını engelleyici bariyer teşkil eden atmosferdeki ozon tabakasında gözlenen defekt ve incelme deri kanserlerindeki artışın başlıca nedenidir.
Deri kanserleri; açık renk derililer, açık havada güneşe daha fazla maruz kalanlar, derilerinde çillenme görülenler, ekvatora yakın bölgelerde yaşayanlar, ailesinde deri kanseri görülenler ve vücudunda çok fazla sayıda beni bulunanlarda daha fazla görülür. Bunların dışında; ışın tedavisi ya da başka bir nedenle radyo aktif ışınlara maruz kalanlarda, uzun süre iyileşmeden kalan açık yaralarda ya da sık sık iyileşip tekrar açılan yara bölgelerinde, arsenik zift, katran vb. bir takım kimyasal kanserojen(kanser yapan) maddelere kronik şekilde maruz kalanlarda ve kronik mikrotravmalara (çorap koncu, gömlek yakası, pantolon kemeri, gözlük sapı temas yerleri) maruz kalan bölgelerde de deri kanserleri görülme olasılığı fazladır.
DERİ KANSERLERİNİN HANGİ TÜRLERİ VARDIR?
1- Bazal Hücreli Kanser: En sık görülen tipidir. Derinin yüzeyel tabaka hücrelerinden kaynaklanır. Çok yavaş ilerler. Vücudun uzak yerlerine sıçrama yapmaz. Bu nedenle de ihmal edilmez ve çok aşırı büyümesine müsaade edilmezse erken tedaviyle tam şifa elde edilir ve hayatı tehdit etmez.
2- Yassı Hücreli Kanser: Bu da sık rastlanan, dudak ve yüz bölgesinde daha sık görülen bir türdür. Bölgesel lenf bezelerine ve uzak vücut bölgelerine sıçrama riski vardır. Erken tanı konulup ve erken tedavi yapılırsa bunların da hayatı tehdit etme riski yoktur. Ancak daha yakından takip edilmeleri gerekir. Derinin güneş gören bölgelerinde sıkça gördüğümüz ve keratoz adı verilen üzerleri pürtüklü ve pullu, kahverengi veya kırmızımtırak renkte ve yama şeklindeki lezyonlar başlangıçta iyi huylu olmakla beraber bunların kansere dönüşme riskleri vardır. Bu açıdan yakından izlenilmeli ve kansere dönüşme belirtileri gösterenler cerrahi olarak çıkarılmalıdır.
3- Malign Melanoma: Pigment(esmer boya maddesi) içeren ve melanosit adı verilen hücrelerden kaynaklanır. Görülme sıklığı daha azdır. Yoğun güneşli bölgelerde görülme sıklığı giderek artmaktadır. Deri kanserlerinin en tehlikeli türüdür. Ancak erken tanı ve erken tedavi tam şifa şansını artırır. Malign melonomalar genellikle bir benden ya da nadiren normal deriden kaynaklanabilirler. Benlerde görülebilen bazı değişiklikler kanserleşmenin ön belirtileri olarak algılanmalıdır. Bu değişiklikler; kenar düzensizliği, renk düzensizliği, kaşıntı, kızarıklık, kabuklanma, kanama, kıllanma artışı ve boyutlarında genişleme gibi bulgulardır. Bu değişikliklerden herhangi biri veya birkaçı gözlendiğinde o ben derhal cerrahi olarak çıkarılmalı ve histopatalojik olarak malign melanoma olup olmadığı araştırılmalıdır.
TEDAVİSİ NASILDIR?
Deride şüpheli bir tümöral oluşuma rastlandığında derhal bir Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı’na başvurulmalıdır. Plastik cerrahların deri kanserlerine yaklaşımı, estetik görünümü ve fonksiyonel yapıyı bozmadan veya en iyi şekilde yeniden sağlayarak tümörü cerrahi olarak kökten temizlemektir.
Çıkarılan dokunun histopatolojik olarak incelenmesi ile tümörün tam olarak çıkarılıp çıkarılmadığı veya zeminde kalıntı kalıp kalmadığını tespit etmek mümkündür. Tedavi; kanserin tipine, büyüme evresine, yerleşim yerine göre değişmektedir. Eğer kanser küçük ise işlem ayaktan, lokal anestezi altında kolayca yapılabilir. Bu küçük ve az tehlikeli tiplerde kazıma (küretaj) veya elektrik akımı ile kanser hücrelerini yok etme (dessikasyon) işlemleri de yapılabilir. Ancak bu metodların tedavi açısından güvenilirliği az, iz bırakma ve deformasyon yapma ihtimalleri fazladır. Kanser büyükse, lenf nodlarına veya vücudun başka bir bölgesine yayılmışsa büyük cerrahi işlemlere ihtiyaç duyulabilir.
Deri kanserlerinde muhtemel diğer tedavi seçenekleri; kriyoterapi (kanser hücrelerinin dondurularak tahrip edilmesi), radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (antikanser ilaçların verilmesi)’dir. Tedaviye başlamadan önce bu yöntemleri doktor ve hasta birlikte değerlendirmeli ve aşağıdaki sorulara cevaplar aranmalıdır.
- Tümörün yok edilmesi açısından hangi tedavi yöntemi daha güvenlidir?
- Hangi seçenek söz konusu hasta için daha uygundur?
- Hastadaki kanser türü için ne kadar etkilidir?
- Olası riskleri ve yan etkileri nelerdir?
- Beklenilen fonksiyonel ve kozmetik sonuçlara ne oranda ulaşılabilir?
Nüks olasılığı nedir, engellenebilir mi?
Deri kanserleri nüksedebilir. Ancak nüks riskini azaltmak mümkündür. Bunun için birinci koşul tedavinin genel tümör cerrahisi prensiplerine uygun olarak gerçekleştirilmesidir. Hastaların dikkat etmesi gereken hususlar ise şunlardır:
* Doktorun öngördüğü kontrollere düzenli olarak gidilmeli,
* Yaz mevsiminde, özellikle de saat 11.00–15.00 arası saatlerde, güneşe maruz kalmaktan kaçınılmalı. Ultraviyole ışınlarının su ve buluttan geçip, kum ve kardan yansıyabileceğini unutmamalı,
* Dışarıda uzun süre kalmak gerekiyorsa geniş kenarlı şapkalar ve uzun kollu elbiseler giyilmeli,
* Güneşe çıkmadan yarım saat önce açıkta kalan deri bölgelerine en az 15-30 faktörlü güneşten koruyucu kremler kullanılmalı,
* Özellikle risk taşıyan kişiler kendi cildini düzenli olarak kontrol etmeli. Eğer herhangi bir şüphe varsa en kısa sürede bir plastik cerraha başvurulmalıdır.
Bu tedbirler aynı zamanda deri kanserlerinden korunmak içinde geçerli olan önlemlerdir