Derinin pigmente lezyonları dediğimiz lekeler toplumda sıkça rastlanan problemler arasında yer almaktadır. Deride bulunan ve melanin adı verilen pigmentler cildin koyu ya da açık renkte olmasını sağlayan öğelerdir. Melanin adı verilen pigmentlerin ciltte eşit dağılımı sorun yaratmazken; belirli ve özellikle görünür bölgelerde artış göstermesi dışarıdan dikkat çeker halde olması kişiyi rahatsız eder. Oluşan bu lekeler kişide fiziksel sorun teşkil etmez ancak dış görünüm açısından kozmetik ve psikolojik rahatsızlık kaynaklarıdır.
Cilt lekelerinin oluşması çeşitli sebeplerden kaynaklanır. Yaşlanma ve zamanın etkisi, hormonal ve genetik yatkınlık, gebelik ve doğum süreci, ilaç tedavileri, güneşin ciltte bıraktığı hasar, cilt için kullanılan ürünlerin kişiye uygunsuzluğu ve/veya yanlış kullanımı sebepler arasında sayılabilir. Herkesin özellikle yüz bölgesi başta olmak üzere güneş gören bölgelerinde bir miktar lekelenme olması gayet normaldir. Ama eğer bu lekeli görünüm çok fazla ise o zaman kişi için rahatsız edici olabilir. Sıralamış olduğumuz dış etkenlere bağlı leke oluşumu olabileceği gibi doğumsal lekelerde vardır.
Lazer yöntemi yüzdeki pek çok sorunun giderilmesinde kullanılan etkin yöntemlerin başında geliyor. Yüzde doğuştan veya sonradan oluşan cilt lekelerinin bazıları lazer ile tedavi edilebilmektedir. Ciltteki leke doğumsal veya sonradan oluşmuş olsun tıbbi olarak değerlendirilmelidir. Özellikle sonradan gelişen lekelerde oluşum süreci ve sebepleri üzerine eğilmeli ve iyi huylu olup olmadıkları değerlendirilmesi önem taşır. Nihayetinde her leke lazer tedavisine uygun değildir. Diğer bir açıdan da her lazer çeşidi leke tedavisinde kullanılamaz. Burada önemli olan lazer tedavisi uygulayacak hekimin değerlendirmesi ve yapacağı uygulamadır. Bazen de kombine tedaviler gerekebilmektedir. Lekenin mevcut durumuna göre lazerle yapılacak tedavinin süreci ancak değerlendirme yapan hekim tarafından söylenebilir.
Leke eğer ki lazer tedavisine uygun ise; cilde verilen lazer ışığı sadece sorunlu bölge üzerinde çalışarak etrafındaki dokulara zarar vermeden lekelerin tedavi etmesini sağlıyor. Üstelik bu tedavi yöntemi cilt altındaki kolajen üretimini uyararak hasarlı bölgenin hızlı tamiratını sağlıyor.